18 Kasım 2012

Kanser Tedavisinde Psikolojik Destek



''Kanserle başarılı mücadele,  başarılı bir tedavi ekibiyle mümkündür.''


Psikolog Selin Koçkaya
Sante Kanser Vakfı


Ülkemizde henüz psikoloji ergenlik dönemini yaşıyorken, insanlarımız yeni yeni alışıyorken, psikoonkoloji çocukluk dönemini yaşamaktadır. Kanser ve psikoloji çok yeni bir arada anılmaya başlanmış, önemi kavranmaya başlanmıştır. Dünya’da psikoonkoloji 2. Dünya Savaşı’nın ardından önemsenmeye başlanmışsa da ülkemizde 1990’lı yılların sonuna doğru ilk adımlar atılmıştır. Bu durum ülkemiz için sağlıklı bir gelişmedir ve umut vaat etmektedir.

Psikoonkoloji; kanser, tıp ve psikolojinin temelini oluşturduğu, sosyoloji ve antropolojiyi de içeren multidisipliner bir alandır. Kanser genel anlamda duygusal çöküşlerin, kaygıların, sarsıntıların ve krizlerin en sık yaşandığı hastalıktır. Bu durum tedavinin şeklini değiştirebilmekte, yavaşlatabilmekte, hızlandırabilmekte ya da bazen durdurabilmektedir. Teknolojinin ilerlemesi ve bu konuda uzmanların çoğalmasıyla birlikte tıp hizmet kalitesini arttırmıştır. Tedavinin fizyolojik boyutunda artık sıkıntı yaşanmamaktadır, alternatif seçenekler bulunmaktadır. Geriye tedaviyi etkileyecek en büyük etken olarak hastanın psikolojik durumu kalmaktadır.

Psikoonkoloji kavramı ile birlikte bir diğer önemli kavram “Psikoonkolog” tur. Psikoonkologlar kanser psikologu olarak diğer meslektaşlarından ayrılırlar. Doktorlarla, diyetisyenlerle, hemşirelerle birlikte çalışmalıdırlar ve sürekli görüş alışverişi halinde kalmalıdırlar. Gelişen teknolojiden haberdar olmalı, beslenmenin önemini kavramalıdır.

Kemoterapinin (ilaç tedavisi), radyoterapinin (ışın tedavisi) yan etkilerini ve cerrahi müdahalelerden sonra oluşabilecek kusurları bilmelidirler. Buna bağlı olarak hastalarda oluşan günlük işlev kayıpları, ilaçlara bağlı depresyon ya da estetik kaygılar konusunda farklı değerlendirmeler yapabilmeliler. Bir psikoonkoloğu psikologdan ayıran en önemli fark süredir. Hasta kısa süreli tedavi görmektedir, zaman kısıtlıdır ve daha ağırlıklı krize müdahale konusunda destekleyici tedavi uygulamaktadır. Seanslar genellikle bugün ve şimdi odaklıdır,  seans süresi ya da seans sayısı esneklik gösterebilmektedir.

Tedavi süresince hasta kadar psikoonkoloğun duygusal sürecide önemlidir. 

Zamanın kısıtlı olması, hastanın fizyolojik olarak sağlıklı olmaması, tedaviye dirençli olması, hasta yakınlarının tutumu, dışsal faktörler süreci etkilerken aynı zamanda empati ve ilişki kurabilmeyi becerebilmeli fakat profesyonellikten uzaklaşmamalıdır. Tıbbın ve bilimin karşısında yeterliliklerini bilmelidir.

Psiko-eğitim işlevsel olan bir tekniktir.

Kanser psikolojisinde bir diğer dikkat edilmesi gereken husus hastanın ne kadar bilgiye ihtiyacı olduğudur. Ülkemizde devlet hastanelerinde zaman yetersizliğinden bu açıklamalara pek önem verilmemektedir. Fakat bu bilgisizlik hastayı kaygılandırmaktadır. Neyle baş ettiğini bilmeyen hasta nasıl baş edeceğini bulamamaktadır. Yan etkilerden haberdar olmayan hasta tedavinin işe yaramadığını ya da hastalığının ilerlediği düşünebilmektedir. Psiko-eğitim bu sırada devreye giren ve işlevsel olan bir tekniktir.

Kişiye psikolojik desteğin yanı sıra hastalık hakkında, hastalığın ya da tedavinin yan etkileri hakkında bilgilendirme yapılması kişinin kaygılarını azaltan bir unsurdur. Fakat psiko-eğitim hassas bir dengedir fazla bilgi hastayı daha fazla kaygılandırabilir bu durumda dikkate alınması gereken yalnızca hastanın ne kadar bilmek istediğini anlayabilmek, öğrenebilmek, tahlil edebilmektir. Hastanın izin verdiği yere kadar gitmeyi bilmek, ona zarar vermemeyi ilke edinmek çok önemlidir.

Her hasta her duruma farklı tepki verebilir. 

Bazen yaş faktörü, bazen kişilik özellikleri bazen kişinin o an içinde bulunduğu durum terapiste yön gösteren ipuçları olur. Ergenlik döneminde ergen, kendi içinde hassas bir dönemdedir birçok fiziksel, psikolojik ve sosyolojik değişiklik yaşamaktadır. Üstelik henüz sorunlarla başa çıkma yetilerini kazanmamış ya da sağlıklı geliştirememiş olabilir. Bu durumda “kanser” gibi bir hastalık, yaşıtları arasında ayrılmasına, beden imajının değişmesinde sebep olabilir. Tüm bu faktörler ergenin daha öfkeli, daha reddedici, karşı gelici olmasına tedaviye uyumda zorluk çıkarmasına sebep olabilir. Terapist bunları mutlaka göz önünde bulundurmaktadır. Aynı şekilde aşırı kabullenici, öfkeli, depresif, çok genç, çok yaşlı, cinsel uzuv ya da işlev kaybı olan kanser hastalarına farklı yaklaşımlar sergilenmektedir.
         
Kanserle başarılı mücadele,  başarılı bir tedavi ekibiyle mümkündür. 

Uzman doktorların teşhisi ve gelişmiş kemoterapi, radyoterapi uygulamaları sayesinde artık kanser tedavi edilebilmektedir. Teknoloji fizyolojik olarak tedaviyi tamamlarken,  hasta psikolojik olarak ruh bütünlüğünü sağlayabilmek için destek almalı böylece ruh-beden bütünlüğünü koruyarak tedavisini sonlandırmalıdır. Tedavi ekibinin içinde yalnızca hekimler, psikologlar ve diyetisyenler yoktur. Hastanın kendisi de tedavi ekibine dahil edilmelidir ve ekibe destek vermesi istenmelidir.

SEDEF HASTALIĞINDA EŞ ZAMANLI UYGULANAN PSİKOLOJİK TEDAVİLER SONUÇLARI POZİTİF ETKİLİYOR

Dermatolojik hastalıkların çoğu, başkaları tarafından görülebilir olmaları nedeniyle hastanın yaşam kalitesini hem kişisel, hem de topl...