04 Haziran 2014

YENİ TEDAVİLERLE LÖSEMİSİZ BİR HAYAT MÜMKÜN !


DÜNYA LÖSEMİ HAFTASI (30 MAYIS- 5 HAZİRAN 2014)


Prof. Dr. Fevzi ALTUNTAŞ
Türk Aferez Derneği Başkanı
Yıldırım Beyazıt Universitesi Tıp Fakültesi 
Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi,
Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Hematoloji Kliniği ve Kemik İliği Nakli Direktörü.

Lösemi bir tür kan kanseridir. Hastaların çoğunda altta yatan sebep saptanamaz. Hastalıkla ilişkili bazı risk faktörleri tespit edilmiştir. Bunlar kanser ilaçları, radyasyon, ailevi sebepler, bağışıklık sistemi bozuklukları, bazı virüsler, diğer hematolojik kanserler, genetik ve moleküler bozukluklar olarak bilinmektedir. 

Akut lösemiler, daha şiddetli bulgularla kendini gösterir. Ciddi halsizlik, güçsüzlük vardır. Yüksek ateş, enfeksiyon, kanamalar görülebilir. Kanamalar sıklıkla cilt bölgesinde görülür. Diş eti kanamaları, burun kanamaları, göz kanamaları, idrar yolu kanamaları, mide-barsak kanamaları, beyin kanamaları görülebilir. Löseminin belirtileri arasında kemik ağrıları da sıklıkla yer alır. 

YENİ TEDAVİLERLE LÖSEMİSİZ BİR HAYAT MÜMKÜN
Lösemi tedavi edilmez ise ölümcül bir hastalıktır. Son yıllarda geliştirilen yeni ilaçlar, destek tedavileri ve ileri aferez teknolojileri sayesinde lösemilerde başarı oranları giderek artmaktadır. Yeni bireyselleştirilmiş tedavi stratejileri ile lösemisiz yaşam nispeten daha uzundur. Artık lösemiyi yenip evlenen, çocuk sahibi olan, üniversite sınavı kazanan, üniversiteyi bitirip iş bulan veya iş kuran, yurtdışına okumaya giden hastalarımız var, kısaca "lösemiyi, kanseri yenmek" artık mümkün. 

LÖSEMİ DEMEK KEMİK İLİĞİ NAKLİ DEMEK DEĞİLDİR; EN ÖNEMLİ AŞAMA İLAÇ TEDAVİSİDİR
Lösemide ilk aşama ilaç tedavisidir. Bunun çok iyi yapılması ve erken dönemde hastalığın kontrol edilmesi şarttır. Hasta kayıplarının çoğu löseminin erken aşamasında görülmektedir. Bu nedenle modern lösemi servislerine ve yataklarına ihtiyaç vardır. Erken dönemde lösemi kontrol altına alındıktan sonra hastalığın tekrarlaması bakımından yüksek risk taşıyorsa elde edilen erken yanıtın devamlılığının sağlanması ve güçlendirilmesi gerekir. Bu durumda da hastalığın tekrarlama riski göz önüne alınmalı ve tedavi buna göre planlanmalıdır. Bu seçeneklerden biri allojenik kök hücre naklidir.

Kan kanserinde en etkili tedavi yöntemlerinden biri kök hücre naklidir.
Kök hücre umuttur kök hücre gelecektir.Ancak kök hücre nakli, sorunların bittiği anlamına gelmemektedir. Lösemide nakil sonrası da nakil süreci kadar önemlidir. Nakil sonrasında yakın takip ve gerektiğinde acil müdahale de büyük önem taşımaktadır. Nakil yapılan hastaların tercihen nakil yapılan merkezde uzun yıllar takip edilmesi gerekir. Aksi takdirde bu hastalar aylar, yıllar sonra bile ciddi problemlerle karşılaşabilir.

LÖSEMİDE KAN BAĞIŞI HAYAT KURTARICIDIR

Lösemi hastasının kemoterapi uygulaması veya kemik iliği nakli tedavileri sırasında çok sayıda kan ürününe ihtiyacı olmaktadır. Yeterli kan ürünü sağlanamaz ise hasta o dönemde kaybedilmektedir. Bu nedenle kan bağışı en az ilaçların bulunması ve nakil sürecinin kolaylaştırılması kadar önemlidir. Aferez teknolojisinin gelişmesi ile birlikte artık istenilen kan ürünü daha fazla miktarda ve daha az sayıda vericiden güvenle elde edilebilmektedir. Bu şekilde akut lösemi hastasına mükemmel denecek düzeyde kan ürünü desteği sağlanmış olmaktadır. Aferez teknolojisindeki yeni gelişmeler ölüm oranlarını azaltmaktadır.

LÖSEMİ TEDAVİSİNE SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN TAM DESTEK
Aferez tedavisi kemoterapiye yardımcı bir tedavi yöntemidir. Aferez lösemi hücreleri fazla olan hastalarda erken dönemde uygulanırsa hayat kurtarıcı öneme sahiptir. İlk bir ay içinde lösemiye bağlı ölüm oranını azaltmaktadır. Sağlık Bakanlığı tedavinin önemine binaen dünyadaki gelişmelere paralel olarak “ Terapötik Aferez Sertifika Programı “ oluşturmuş ve bu merkezlerde şimdiye kadar 400′ün üzerinde sağlık personeli “ Terapötik Aferez Eğitimi” almıştır. Artık lösemi hastaları sertifikalı sağlık personeline emanet edilmektedir.

TÜRKİYE KEMİK İLİĞİ NAKLİNDE AVRUPA’NIN YÜKSELEN YILDIZI
Ülkemizde son yıllarda sağlığa yapılan yatırımlar ve mevzuattaki düzenlemeler ile vatandaşın kemik iliği nakli başta olmak üzere sağlık hizmetine ulaşması kolaylaşmıştır. Son 10 yılda nakil merkez sayısı 5 kat, nakil sayısı 10 kat artmıştır.  Otolog ve allojenik nakiller için bekleme sırası kalmamıştır. 2013 yılında 3000 civarı kemik iliği nakilleri gerçekleştirilmiştir. Sayı bakımından Avrupa’da 4. sıraya yükselmiştir. Nakillerin %10’unu yurtdışından gelen hastalar oluşturmakta ve her geçen gün artmaktadır.



KEMİK İLİĞİ NAKLİ BEKLEME DÖNEMİ BİTMİŞTİR. 
Sağlık Bakanlığının ve SGK’nın teşvik edici uygulamaları ile ülkemizde 10 yıl önce hayal edilemeyen nakil bekleme sırası sorunu çözülmüştür. Ülkemizde lösemili hastaya nakil yapılacak hastane bulanamıyor dönemi, en erken 3 ay sonrasına randevu veriliyor dönemi, lösemili hastalar sıra beklerken ölüyor dönemi bitmiştir. Tam tersine KİT merkezlerinin sayısı ve her yıl yapılan nakil sayısı çok hızla artmaktadır. Nakil merkezleri neredeyse hasta bekler hale gelmiştir. 


Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kök Hücre Nakli Merkezinde bekleme sıramız yok. Hastaları ortalama 1 ay süre içinde nakil ünitesine alıyoruz. Başta lösemi, lenfoma ve myeloma olmak üzere birçok kanser hastasına erken dönemde şifa şansı sunmaktayız. Merkezimizde kardeş, akraba, uygun vericisi olmayanlara akraba dışı vericilerden ve doku grubu uyumlu vericisi bulunmayanlara ise ''doku grubu uyumsuz nakiller'' dünya standartlarında başarı oranlarında yapılmaktadır. Hastalarımızın yaklaşık %10’u yurt dışından gelmektedir.  Bu sayı her geçen gün de artmaktadır. 


KÖK HÜCRE DENEME TEDAVİLERİNİN ÖNÜ AÇILMIŞTIR
Amerika’da ve Avrupa Birliğinde SGK benzeri geri ödeme kurumlarının ödemediği, deneme amaçlı tedavilere bile ülkemizde izin verilmekte ve teşvik edilmektedir. Henüz deneme tedavisi kapsamında olan haploidentik nakil dediğimiz uyumsuz nakillerin bile SGK tarafından geri ödemesi yapılmaktadır. Bunun yanısıra Amerika’da ve Avrupa’da geri ödeme kurumlarının ödemeği bazı kanserler, nörolojik hastalıklar, romatizmal hastalıklar,  immünolojik hastalıklar geri ödeme kapsamına alınmıştır. Deneme amaçlı kök hücre tedavilerinin önünün açılması ülkemizin kök hücre nakilleri ile ilgili vizyonunu yansıtmaktadır.


LÖSEMİDE  “BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ” 
Yaşlılarda lösemi ve allojenik nakil sonuçları gençlere göre daha kötüdür. Yaşlılarda “nakil ile ilişkili ölüm oranı, erken dönem komplikasyon gelişme riski, ölümcül komplikasyon gelişme riski, doku reddi oranı, hastalığın tekrarlama riski” daha yüksektir. Ayrıca bu yaş grubunda bağışıklık sistemin yeniden yapılanması uzun sürmekte ve bu nedenle ciddi infeksiyon gelişme riski ve buna bağlı ölüm oranları da yükselmektedir. Nakil sonrası yaşam kalitesi ciddi oranda daha kötüdür. Takvim yaşından ziyade fizyolojik yaş daha önemlidir. Yani hastanın görünümü, "dinç" olup olmaması daha önemlidir. Bu nedenle nakil kararı bireyselleştirilmelidir. Amerika’nın “Fred Hutchinson, Johns Hopkins, Stanford Hospital, University of Minnesota, Duke University, Rush University, Clevand University” (http://bmtinfonet.org) gibi büyük merkezlerinde olduğu gibi tedavinin bireyselleştirilmesi teşvik edilmeli. Ülkemizin gelişmiş batı ülkelerindeki bireyselleştirilmiş tedavi ilkelerinden geri kalması düşünülemez.

ÜLKEMİZDE İLERİ YAŞTA NAKİL ORANI ARTIYOR

Ülkemizde maalesef allojenik nakillerin yaş ortalaması yaklaşık 40.  Ülkemizde şimdiye kadar 65 yaşın üzerinde nakil sayısı yok denecek kadar azdı. Bununda önemli sebeplerinden biri ülkemizde şimdiye kadar ileri yaşla ile ilgili bir yasal düzenlemenin olmaması idi. Artık sağlık otoritesi bir düzenleme yapmıştır.  Sağlık Bakanlığının “Bireyselleştirilmiş” tedavi düzenlemesi ile ileri yaş grubuna naklin önü açılmıştır. Ancak bu yaş grubunda nakli teşvik edici diğer unsurlarında devreye sokulması gerekir. Önümüzdeki yıllarda haploidentik nakillerde olduğu gibi ileri yaş grubunda da nakillerin artacağını ümit ediyorum. Bu şekilde çağdaş bilimin gereklerine ve hakkaniyete uygun, kolay erişilebilir, nitelikli sağlık hizmeti herkese sunulabilmiş olacaktır.

4 Haziran 2014 

SEDEF HASTALIĞINDA EŞ ZAMANLI UYGULANAN PSİKOLOJİK TEDAVİLER SONUÇLARI POZİTİF ETKİLİYOR

Dermatolojik hastalıkların çoğu, başkaları tarafından görülebilir olmaları nedeniyle hastanın yaşam kalitesini hem kişisel, hem de topl...