İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi’nde kurulacak olan laboratuarda kök hücreden faydalanarak, yeni
bir tedavi yöntemi geliştirilecek.
Kalp yetmezliği tedavisinde dünya genelinde 100’ün
üzerinde hastanın kök hücre sayesinde iyileştiğine dikkat çeken Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Keleş, “Kalp
damarlarının hastalığına bağlı oluşan kalp yetersizliği tedavisinde artık mutlu
sona ulaşıldı. Neredeyse organ nakline bile ihtiyaç bırakmayacak kadar olumlu
sonuçları olan kök hücre tedavisini uygulamak için biz de laboratuar
çalışmalarına başladık. Eğer bir kalp kası bölgesi bozulursa, kasılmaz ve kan
akışı sekteye uğrar. Bu bozulma düzelmezse, kalp yetersizliği baş gösterir ki
maalesef bu durum hastayı, kalp nakli olmazsa tedavi edilemeyecek bir noktaya
kadar ulaştırır. Oysa bu yeni kök hücre çalışmasıyla tükenmiş bir kalbe yeniden
hayat veriyorsunuz. Ameliyat şansı olmayan hastaları düşünün. O ölü doku ya da
cansız hücreler tekrar canlanıyor. Adeta yeni bir kalp takmış gibi cansız atan
kalp gümbür gümbür atıyor.” dedi. Prof. Dr. Keleş, insanlarda da başarılı
sonuçlar alınan bu çalışmalarda herkesin bildiği kemik iliği kök hücrelerinin
de rahatlıkla kullanıldığını ifade etti.
Editörlüğünü yaptığı “Kalp Yetersizliğine Güncel Bakış” adlı kitabında kalp hastalıklarıyla ilgili bilimsel gelişmelere yer veren Prof. Dr. İbrahim Keleş, kök hücre tedavisiyle ilgili yürütülen çalışmaları şöyle anlattı: “Bilim bugün, kalp yetersizliğinde yerel kök hücrelerin hastalığın ilerlemesini durdurmada çok sınırlı bir fonksiyonu olduğunu göstermiştir. Bu acaba kalp yetersizliğinde kök hücre tedavisi etkili değil mi, sorusunu da beraberinde getirdi. Ancak özellikle hayvan deneyleriyle genişletilen çalışmalar gösterildi ki, kalbin yerel kök hücreleri değil ama diğer dokulardan alınan kök hücreler etkili oluyor. Yani hem kalbin fonksiyonunun tamiri hem de hasarın ilerlemesini engellemek amacıyla diğer dokulardan öncü hücrelerin nakledilmesi işe yaradı. Çalışmalar gösterdi ki bu hücreler sadece hasarlı hücrelerin yerini almakla kalmayıp aynı zamanda kalbin kendi yerel hücrelerinin fizyolojisini de değiştirmektedir.” Prof. Dr. Keleş, “Şimdi dünyada artık rutin bir tedaviye dönüşmeye başlayan bu yöntemle ilgili, üniversitemizde çalışmalara başlamayı sabırsızlıkla bekliyoruz” diye konuştu.