Doç.Dr .Yakup Krespi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doç.Dr .Yakup Krespi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Nisan 2011

İnme tedavi edilebilir mi?



İnme ülkemizde toplumda en sık ölüme yol açan kalp krizinden sonra en önemli 2. ölüm nedenidir. Yol açtığı sakatlık açısından bakıldığında inme toplumda tüm diğer kronik hastalıkların içinde 3. sakatlık nedenidir.


Florence Nihgtingale Şişli Hastanesi
İnme Merkezi Direktörü 
Doç.Dr .Yakup Krespi sorularımızı yanıtladı.

İnme ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından biri mi?

Her yıl toplumda ortaya çıkan yeni inme oranı en düşük öngörü ile 1000 kişide 2-3'tür. Batı'da inme sıklığı 70 yaşın üzerinde artar, ancak ülkemizde risk faktörlerinin çokluğundan dolayı maalesef 50-60 yaşlarında yoğunluk görülüyor.Türkiye'de inmeye bağlı ölümler, bizim istatistiklerimize göre 2. sırada görünüyor. İnmeye bağlı sakatlık, ülkemizde kalıcı sakatlığa yol açan 3. nedendir. Sağlık Bakanlığına bağlı Eğitim Hastanelerinde yapılan pilot evde bakıma muhtaç , yatağa bağımlı hastaların en önemli bölümü (yüzde 70-80 ), nöroloji hastalıklar ve bunlar içinde de ön planda inmeli hastalar oluşturmaktadır.Bu durum ülkemizin sağlık ekonomisine büyük bir yük oluşturmaktadır.

Risk altındakiler


İskemik inmede değiştirilemeyen risk faktörleri: yaş, cinsiyet, ırk ve kalıtsal özelliklerdir. İnme genellikle 60 yaş üstü erkeklerde daha sık görülür. Asıl önemli olan risk faktörleri değiştirilebilir olanlarıdır. Bunlar kalp krizine yol açan risk faktörleri ile aynıdır.Hipertansiyon, sigara, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol bunların başında yer almaktadır. İskemik inmenin bu hastalığa özgü diğer risk faktörleri içinde özellikle kalp hastalıkları gelmektedir. Kalp krizi geçiren hastalarda veya ritim bozuklukları olan hastalarda kalbin içinde oluşan pıhtılar beyin damarlarını tıkayabilir ve iskemik inmeye yol açabilir.

İnme’nin değişik tipleri

İnme tiplerine baktığımızda, intraserebral kanama (beyin kanaması), iskemik (beyin damar tıkanması), subaraknoid kanama (beyin zarları içine kanama) olarak tanımlanabilir. TOAST Kriterlerine göre, iskemik inme alt tipleri ise makroanjiyopati (büyük arter hastalığı),kardiyoemboli,mikroanjiyopati (küçük damar hastalığı),diğer etyolojiler ,eşzamanlı etyolojiler ,bilinmeyen etyolojiler olarak sınıflanmaktadırlar.


En sık görülen beyin dokusuna giden kan akımının, damarın pıhtıyla tıkanmasına bağlı olarak, azalması veya durması ile iskemik inme, beyin damarlarının yırtılması ile beyin kanaması gelişir. Kanama beyin dokusu veya sadece beyni çevreleyen zarların içine olabilir. Tüm inmelerin yüzde 80’i iskemik, yüzde 20’si de kanamaya bağlıdır.


Başımızın en büyük dertlerinden biri; Geçici İskemik Atak

Bu hastalar, günümüzde “inme geçiren hastalar”la bir tutulmaktadır. Geçici İskemik Atak ile acile başvurup tamamen düzelmiş olan hastanın ilk bir ayda inme geçirme riski, inme geçirmiş bir hastada yeni bir inme gelişme riski ile aşağı yukarı yüzde olarak aynı değerlerdedir. GİA hastasının önümüzdeki 48 saate inme geçirme riski yüzde 5, kardiyovasküler rahatsızlık yaşama riski yüzde 3.

Hangi Geçici İskemik Atak’lı hastada risk yüksek?

60 yaş üzeri , diyabetes mellituslu 10 dakikadan uzun süreli, hemiparezi (vücudun bir yarısındaki kaslarda kuvvetsizlik anlamına gelen patolojik durum ) konuşma bozukluğu olan hastalar, risk altındadır.


İnme tedavisi

Tıkayıcı beyin damar hastalıklarında sakatlık ve ölüm riskini azaltmak amacıyla günümüzde yararı kanıtlanmış en önemli akut tedavi yöntemi rtPA basitçe verilen bir pıhtı eritici ilaç toplardamar yoluyla 1 saatlik bir infüzyon şeklinde kullanılarak yapılan trombolitik ilaç tedavisidir. İlk 4.5 saat içerisinde görülen hastalara intravanöz yolla uygulanabilir. Bu tedavi ile tedavi edilen her 7 hastadan birinde felci bütünüyle ortadan kaldırmak mümkündür. Ancak Türkiye’de güvenli trombolitik tedavi yeterince yaygın uygulanamıyor. Türkiyede tıp fakültesi olan şehirlerde yapılan bir çalışmada toplam 312 sağlık kurumundan ancak 141’inin bu tedaviyi uygulayabilecek altyapıya sahip olduğu saptanmıştı. Altyapıya sahip merkezlerde bile yine çeşitli organizasyon ile ilgili sorunlar mevcut. 2006 yılından beri ancak 350 civarında trombolitik tedavi yapılabilmiştir.

SEDEF HASTALIĞINDA EŞ ZAMANLI UYGULANAN PSİKOLOJİK TEDAVİLER SONUÇLARI POZİTİF ETKİLİYOR

Dermatolojik hastalıkların çoğu, başkaları tarafından görülebilir olmaları nedeniyle hastanın yaşam kalitesini hem kişisel, hem de topl...