Prof.Dr. Refika Ersu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Prof.Dr. Refika Ersu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2014

Çocuklarda ASTIM artıyor!



''Dünyada halen 300 milyon astımlı bulunmakta olup, her yıl 250 bin kişi bu hastalığa bağlı hayatını kaybetmektedir. Hastalık sıklığı halen orta ve düşük gelirli ülkelerde artmaktadır. On yıl içinde toplam astımlı hasta sayısının 400 milyona ulaşacağı, tahmin edilmektedir. Bu sayı o günkü dünya nüfusunun yirmide biri olacaktır.''


 Dünya Astım Günü sebebiyle 6 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul'da düzenlenen basın toplantısına katılan Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı  Prof. Dr. Elif Dağlı, Türk Toraks Derneği Çocuk Hastalıkları Çalışma Grubu Üyesi Prof.Dr. Refika Ersu ve Türk Toraks Derneği GARD Temsilciliği Türkiye Koordinatör Yardımcısı Prof.Dr. Bilun Gemicioğlu ,dünyada ve ülkemizdeki önemli sağlık sorunlarından olan, özellikle çocuklarda ciddi bir artış gözlemlenen astım hastalığına dikkat çekti,önemli bilgiler paylaştı.. 


''ASTIM GÜNÜMÜZDE BELİRTİLERİ KONTROL EDİLEBİLİR BİR HASTALIKTIR''  

'Ülkeler arasında hastalık sıklığında farklılıklar görülmekle birlikte dünyadaki 1,9 milyar çocuğun ortalama % 10’unda astım bulunmaktadır. Astım günümüzde belirtileri kontrol edilebilir, çoğu zaman atakları önlenebilir bir hastalıktır. Bununla birlikte araştırmalar çocukların solunum yakınmaları olmasına rağmen yeterince tanı almadığını, tanı alanların bile yeterince tedavi edilemediğini ve bu nedenle astım atakları geçirdiklerini göstermektedir. Astımı kontrol altında olmayan çocukların fiziksel ve zihinsel gelişmelerinde duraklamalar görülmektedir. 

''TANI ALAN ASTIMLI ÇOCUKLAR BUZ DAĞININ UCUNU YANSITIYOR'' 

Dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan bilimsel çalışmalar çocukların uzun süre astım belirtileri göstermelerine rağmen tanı alamadıklarını ve tedavi edilemediklerini ortaya koymaktadır. Polonya’da astımın % 5 oranında tanı aldığı bir grup içinden astım tanısı almamış çocuklarda ayrıntılı incelemeler yapılmıştır. Solunum yakınmaları olan çocukların % 11 inde, hiç solunum belirtisi olmayan çocukların % 4 ünde astım bulunmuştur. Çalışma sonucunda gerçek astım oranının % 10 olduğu görülmüştür. Amerika Birleşik Devletleri’nde astım, çocuk acil başvurularında ilk üç neden arasındadır. Çocuklar arasında okul kaybına neden olan kronik hastalıklar arasında birinci sıradadır. 

 ''ASTIM TEDAVİSİ YETERİNCE UYGULANMIYOR VE KONTROL SAĞLANAMIYOR'' 

 Astım kontrolü alevlenmelerin önlenmesi ve iyileşme anlamına gelir. İdeal astım kontrolünde belirtiler ve akciğerdeki iltihap kaybolmalıdır. Gündüz sık öksürük, gece öksürük ile uyanma, hareket ve spor sırasında kısıtlılık, kurtarıcı ilacı çok kullanma gereksinimi, hastalığın alevlenmesi, solunum fonksiyon testlerinde düşüklük, astımın kontrol altında olmadığının işaretleridir. Türkiye’de 12 merkezde 618 astımlı 6-18 yaş grubu çocuğun izlemi % 30’unun acil kliniklere başvurduğunu, hastalık kontrolünün az olduğunu göstermiştir. Nefes yolundan kortizon içeren kontrol edici ilaçlar kullanmayanlarda astım atakları 3 kat daha fazla bulunmuştur. Bu araştırma ülkemizde uluslararası astım tedavi rehberlerine uyumun düşük olduğunu ortaya koymuştur. Tedavisi başlanan hastalarda da ilaç erken kesilmesi atakların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ülkemizde aile tarafından ilacın kesilme nedenleri başında, belirtilerin kaybolması, ilaçların yan etkilerinden korkmak, çocuğun ilacı reddetmesi gelmektedir. 

''KONTROL EDİLMEYEN ÇOCUK ASTIMININ MALİYETİ YÜKSEK''

Amerika Birleşik Devletleri’nde astımın toplam maliyeti yıllık 18 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Ülkemizde yapılan çeşitli maliyet çalışmaları astımlı çocuğun yıllık tedavi bedelinin 3200 TL olduğunu göstermiştir. Bu bedelin gelişmiş ülkelere göre yüksek olması astımın kontrol altında tutulamayıp hastane yatışlarının sıklığına bağlanmıştır. Başka bir analiz ise çocuk astımının bir hastane yatışının bedelinin 2000 TL olduğunu göstermiştir. Kontrol edici ilaçlar ile atak geçirmeden yaşayabilecek bir çocuğun, ilaçları kullanmaması nedeniyle sık atak geçirmesinin bireysel ve toplumsal ekonomik yükü bulunmaktadır. Çocuklarda astımın tedavi edilmemesinin ekonomik bedeli yanısıra çocuğun bedensel ve ruhsal sağlığı üzerinde de olumsuz etkisi vardır. Ataklar sırasında iştahsız ve uykusuz kalan çocukta bedensel gerileme olmakta, okul kaybı nedeniyle uyum sorunu ortaya çıkmaktadır. Kontrol sağlanamayan çocuklarda ve annelerinde depresif belirtiler sıkı görülmektedir. 

''ASTIM GENETİK VE KRONİK BIR HASTALIKTIR, ALEVLENME TEDAVİSİ İLE GEÇMEZ''  

Geceleri artan öksürük, tekrarlayan ıslık sesi benzeri hırıltı, göğüs sıkışması, nefes alma zorluğu gibi belirtilerin, kimyasal maddeler, toz, egzersiz, ilaçlar, hava değişikliği ile ortaya çıkması astımı şüphelendirmelidir. Astımlı çocuklarda solunum yolu enfeksiyonu öksürüklere yol açarken, süresi 10 günü bulabilmektedir. Astım genlerde taşınan solunum yollarının aşırı duyarlı olması özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bu duyarlılık nedeniyle tetikleyiciler alevlenme yaratabilmektedir. Alevlenme sırasında yapılan tedavi geçici rahatlama sağlamaktadır. Bu acil tedavi sonrasında mutlaka koruyucu, alevlenmeleri engelleyen, dokuda iltihabı kontrol eden ilaçların uzun süre kullanılması gereklidir. Astım kontrolü ancak bu yöntemle sağlanabilir. Astım kronik bir solunum yolu hastalığı olup tekrarlayan nefes darlığı, hırıltı, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir. Dünyada yaklaşık 235-300 milyon kadar astımlı hasta olduğu tahmin edilmektedir. 

Ülkemizde ise yaklaşık her 12-13 erişkinden biri ve 7-8 çocuktan biri astım hastasıdır. Astımın görülme sıklığı giderek artmaktadır. Astım tedavisinin amacı hastalığın kontrol altına alınması ve sağlanan bu durumun idame ettirilmesidir. Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de bu hastalığın tedavisi ile ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunmaktadır. Uygun ilaç tedavisi ile astımlılar günlük yaşamlarına hastalık nedeni ile herhangi bir kısıtlanma olmadan devam edebilirler. 

 ASTIMLI BİR HASTA İÇİN KONTROL ALTINDA OLMAK; 

* Gündüz astım yakınması bulunmaması
* Gece astım nedeni ile uyanmama 
* Hastalığı tedavi eden ve kontrol altında tutan ilaçları kullanırken ayrıca hızlı etkili nefes açıcı ilaçlara gereksinimin olmaması 
* Nefes ölçümlerinin normal düzeyde olması 
* Günlük işlerin engellenmeden yapılabilmesi demektir. 

  “Astımınızı kontrol altına alabilirsiniz” 

Astımı tamamen kontrol altında olan hasta sayısı her geçen gün artmakla birlikte halen istenen düzeyde değildir. Halen 4 astımlıdan biri yılda bir kez astım krizi nedeniyle acil servise başvurmaktadır. Astım kontrolünü güçleştiren etkenler arasında ilaçların doğru teknikle ve düzenli kullanılmamasının yanı sıra sigara dumanı, allerjik maddeler, kimyasallar gibi tetikleyicilere maruz kalmak ve obezite sayılabilir. Ülkemizde astımlı hastaların %10’undan fazlasının halen sigara içmekte olduğu ve %30-40’nın obez olduğu bildirilmiştir. Sigarayı bırakmanın ve obez hastaların kilo vermesinin, astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir.


Astım için Küresel Girişim (GINA-www.ginasthma.org) önderliğinde sürdürülen Dünya Astım Günü aktiviteleri ve bu konudaki diğer çabalarla; astım hastalığının önemi anlatılıp, hastalık ve kontrol kavramı konusunda farkındalık oluşturulmaya çalışılmaktadır. Erişkinlerde işgücü, çocuklarda okul devamlılığında azalmaya neden olan bu hastalık için başta hastalar olmak üzere hasta yakınları, sağlık personeli ve eczacıların bilgilendirmesi önem kazanmaktadır. 

Dünya Sağlık Örgütünce kurulan GARD Türkiye etkinlikleri çatısında, Türk Toraks Derneği ve Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği ve TC Sağlık Bakanlığı işbirliği yaparak ülkemizin birçok ilinde bu yıl da birçok hasta eğitim toplantısı düzenlenmektedir. Çeşitli illerimizde alışveriş merkezlerinde kurulan stantlarda astımla ilgili broşürler dağıtılarak; yapılacak bilgilendirme toplantıları ile doktor kontrolü ve düzenli ilaç tedavisi ile astımlıların hayatlarını kısıtlanmadan yaşayabilecekleri vurgulanmaktadır.



SEDEF HASTALIĞINDA EŞ ZAMANLI UYGULANAN PSİKOLOJİK TEDAVİLER SONUÇLARI POZİTİF ETKİLİYOR

Dermatolojik hastalıkların çoğu, başkaları tarafından görülebilir olmaları nedeniyle hastanın yaşam kalitesini hem kişisel, hem de topl...