Tüm dünyada olduğu gibi
ülkemizde de kanser görülme sıklığında artış yaşanıyor. Uluslararası Kanser
Ajansı dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak 2025
yılında toplam 19,3 milyon yeni kanser vakası olacağını tahmin ediyor. TBMM
Kanser Araştırma Komisyonu’nun 2011 yılında yayımladığı rapora göre, Türkiye'de
yılda 150 bin yeni kanser vakası ortaya çıkıyor. Rapora göre kanser vakalarının
yaklaşık yüzde 10'u genetik faktörlerden, yüzde 90-95'i ise çevresel
faktörlerden kaynaklanıyor.
Doç. Dr. Ufuk YILMAZ
TAKD Başkanı
İzmir Dr. Suat Seren
Göğüs Hastalıkları ve
Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Türkiye’de 50 bin akciğer kanseri
hastası var
Türkiye’de, 2008 yılı
istatistik verilerine göre akciğer kanserinde bir yıl içinde saptanan yeni akciğer
kanserli olgu hızı, erkekler için yüzbinde 70, kadınlarda ise yüzbinde
8,4.Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre, Türkiye’nin 2013 yılı toplam
nüfusu 76 milyonun üzerindedir. Buna göre her yıl 30bin yeni akciğer kanserli
hasta oluşmaktadır. Yeni akciğer kanserli hastaların 27.bininin erkek, 3bininin
kadın hasta olacağını söyleyebiliriz. Her iki cinsiyette de 50 yaşından
itibaren başlayan görülme sıklığındaki artış, 70’li yaşlarda zirve seviyesine
ulaşmaktadır. 2012 yılı itibariyle, ülkemizde yeni ve eski akciğer kanserli 49.264
hasta bulunmaktadır.
Akciğer kanseri tedavisindeki son
gelişmeler
Kanserin
ilaç ile tedavisinde uzun zaman “ilacı uygula, etkiyi izle” stratejisi
uygulandı.Bu uygulamalarda da genel durumu iyi olan hastalara benzer kemoterapi
ilaçlarının verilirdi, etkinliği ise ancak 2-3 ay sonra anlaşılırdı. Bugün ise
hangi hastaya hangi ilacın iyi
geleceğini , tedavi öncesi saptayabiliyor
durumda olmamız önemli.Boğaz
ağrısında, nasıl boğaz kültürü alınarak antibiyotik seçilebiliyorsak,
artık kanser tedavisi de böyle
planlanıyor. Bu nedenle bu testlerin
yapıldığı merkezlerin yeterlilikleri değerlendirilmeli, geliştirilmeli ve doğru hastanın doğru tedaviye ulaşabilmesi
için doğru test sonucuna ulaşılması sağlanmalıdır
Her hastanın akciğer
kanseri aynı tip değildir
Her
hastanın akciğer kanseri aynı tip değildir,aynı tip kanseri olan her hastanın
da kanseri aynı değildir. Her tümör farklı özellikler içeren, farklı
sayı ve tipte genetik değişikliklere sahip hücrelerden oluşur. Hastadaki tümöre
özgü genetik özellikleri tespit edip, tümöre ait genetik imzayı saptamak ve
tümörün imzasına uygun kişiye özel ilaçlar seçmek, her kişiye farklı ilaçlardan
oluşan bir reçete ortaya çıkaracaktır. Bu reçetedeki ilaçlar, kanserin
devamından sorumlu genetik hasarı hedefleyecek ve başarı şansımızı
arttıracaktır.
Ülkemizde kansere bağlı ölümlerde akciğer kanseri ilk
sırada yer alıyor.
Kişiye özel tedaviler bu
geniş hasta grubundaki hastalar ve tedavileri arasında bir farklılık sağlıyor. Araştırmalar sonrasında, örneğin
adenokanser tipindeki akciğer kanserinin %75’inde genetik değişiklikleri artık
biliyoruz. Bu genetik değişiklikleri tek tek veya onlarcasını bir anda tetkik
edebiliyor ve genetik değişikliği saptayabiliyoruz. Böylelikle uygun tedavi
seçeneklerini seçebiliyoruz. Bu şekilde seçilen ilaçlar ile elde edilen
cevap oranları %70-80’lere kadar ulaşabiliyor. Bu önemli bir gelişme. Ayrıca bu
ilaçların ağızdan alınan tablet şeklinde olması kullanım kolaylığı da getiriyor.
Maliyet ve yan etki daha düşük
Bu yeni nesil ilaçların,
kemoterapi veya ışın tedavisi gibi
geleneksel tedavilerden en önemli farklarından biri tablet formunda olması.
Hastaneye bağımlılığı minimuma indirdiği için kanser tedavisindeki dolaylı
maliyet azalmaktadır. Yan etki profili genellikle daha iyi tolere edilebilecek
düzeydedir. Bulantı-kusma gibi hastayı üzebilecek yan etkiler oldukça azdır.
Son gelişmeler hastalara geleceğe dair umut veriyor
Hedefe yönelik ilaçları
şimdilik daha çok, akciğer kanserinin adenokanser alt grubunda kullanıyoruz.
Ancak, diğer akciğer kanseri tiplerinde etkili ilaçların araştırmaları devam
etmektedir. Bilim önce akciğer kanserini kronik bir hastalık haline getirmeyi
başaracak, sonra onu yenecek. Ben bunları uzak görmüyorum. Ciddi uzamış yaşam
sürelerini yakın gelecekte duyabileceğimizi düşünüyorum.
Evre 4 akciğer kanseri
tedavisinde genetik değişikliklere uygun olarak hedefe yönelik ilaçlar
seçildiğinde ortalama yaşam süreleri 2 yıla kadar uzamaktadır. Bazı merkezlerde
ortalama yaşam sürelerinin 4 yıla kadar uzadığı bildirilmektedir. Tedavide kullanılan
cerrahi, radyasyon (ışın) ve ilaç gibi geleneksel tedaviler konusunda da son
yıllarda sağlanan gelişmelerin hastalar açısından sevindirici.
Gelişen anestezi ve
cerrahi teknikler başarılı ameliyat oranını arttırırken, yeni cihazlar ile
tedavi planlamalarının düzelmesi ışın tedavileri ile elde edilen sonuçlarda
iyileşme sağladı. Robotik cerrahi uygulamaları yanında video yardımlı
torakoskopik akciğer rezeksiyon operasyonları ile ameliyat sonrası süreçte
hastanede kalma süreleri önemli ölçüde azaldı. Işın tedavisinde tümörün yerinin
daha iyi tespit edilmesi ve solunum kontrolünü sağlayan cihazlar normal
organların ışından daha iyi korunmasını sağladı.
Popüler Sağlık Dergisi Mart-Nisan 2014 51.Sayısından