Prof.Dr. Bilun Gemici etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Prof.Dr. Bilun Gemici etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

01 Aralık 2013

Alerjik Astım önlenebilen bir hastalık mıdır?




İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Prof.Dr.Bilun Gemicioğlu, Alerjik Astım’ konusunda sorularımızı yanıtladı. 


Alerjik Astım nedir? Alerjik Astım nedir? Astım oluşmasına sebep olan faktörler nelerdir? Önlenebilen bir hastalık mıdır?


Astım, akciğer içi hava yollarının kronik inflamasyonu ve bronş hiperreaktivitesi ile seyreden, nöbetler şeklinde gelen öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum, göğüste sıkışma hissi ile kendini gösteren, diffüz değişken hava yolu obstüksiyonun olduğu, çok farklı fenotipleri olan bir hastalıktır. 

Astım oluşmasına sebep olan faktörlere ve oluşan klinik tablolara göre çeşitli gruplara ya da farklı fenotiplere ayrılır. Alerjik astım, ana tetikleyenin allerjen olduğu astımdır. Genellikle erken yaşlarda başlayan, hastalarda astımın yanı sıra egzema, allerjik rinit (saman nezlesi), ürtiker gibi hastalıkların da eşlik edebildiği, yüksek serum IgE düzeyleri ve pozitif deri testleri ile seyreden, ailesel yatkınlıkda izlenebilen bir fenotipidir. Allerjenlerle aralıklı karşılaşma kişide buna karşı duyarlanma oluşturur. 


Hava yollarında bu allerjenin tetiklediği bir inflamasyon ve aşırı duyarlılık ile semptomlar meydana gelir. Allerjik astımlı kişilerde, semptomlara neden olan çoğunlukla solunan allerjenlerdir. Bunlar ev tozu akarları, ot, ağaç pollenleri, küf mantarları, hamam böceği şeklinde sıralanabilir. Alerjik astımdan korunmak ve şikayetlerin ortaya çıkmasını engellemek için kişinin allerjenle temasını engellemek önemlidir. Ancak genetik olarak yatkın kişilerde çevresel etkenlerle oluşan bir hastalık olduğundan hastalık gelişimini önlemek oldukça zordur. Ancak genetik riski olabilecek kişilerde alınacak genel korunma yöntemleri (sigara içilmemesi, riskli mesleklerden kaçınmak gibi) bir dereceye kadar hastalığa engel olabilir.

Alerjik Astım kontrolü nasıl sağlanır?

Alerjik astım kontrolü için öncelikle kişinin hastalığının doğru bir şekilde tanınması gerekmektedir. Hastanın hastalık hakkında bilgi edinmesi için eğitim verilmeli, alerjenle temasını en az seviyeye indirilmelidir. Hastanın semptomlarına göre uygun basamaktan başlanır. Tam kontrol sağlandıktan 3 ay sonra basamak inilir veya kontrol sağlanamamışsa çıkılmalıdır. Tüm basamaklarda ihtiyaç halinde kısa etki başlangıçlı beta 2 agonist verilir. Tüm basamaklarda hastalığın kontrolden çıktığında kısa süreli (5-10 gün) steroid kürü (1mg/kg/gün metil prednizolon başlanıp azaltılarak) verilir. 

Aslında kural hastanın tedavisi ile kontrolde yani yakınmasız olmasıdır. Hasta takibe kontrole geldiğinde güncel ve gelecek kontrol kriterleri dikkatle sorgulanmalıdır. Buna ulaşılamamışsa hasta uygun basamağa yerleştirilememiş olarak kabul edilip tedavisi tekrar gözden geçirilmelidir. Tetikleyen bir nedenin varlığı araştırılmalıdır. İnhalasyon tekniği ve ilaçlara uyumu gözden geçirilmeldir. İlaçlarını doğru şekilde zamanında yakınması olmasa da alması sağlanmalı ve düzenli hekim tarafından takip edilmelidir buna göre tedaviye aynı şekilde veya basamak azaltarak veya artırarak devam sağlanmalıdır. Farklı bir fenotip hasta ise buna uygun tedavi ve izlem seçilmelidir. Astım kontrolünün önemi Astımın uygun bir şekilde tedavi edilip kontrol altına alınamaması gelecek riskleri artırmakta, morbidite ve mortalite oluşturmakta, hastanın yaşam kalitesinde kayba yol açmaktadır. Kontrol altında olmayan hastalarda acil servis başvuruları ve hastaneye yatış daha sık izlenmektedir. Kontrolsüz astımda gerek okul/iş günü kaybı gerekse maliyet artmaktadır. 

 Kontrolde tedavinin yeri nedir? 
Astım kontrolünde uygun tedavi önemli rol oynamaktadır. Uygun tedavi ile hastaların hem mevcut şikayetleri kontrol altına alınmakta hem de hasta olası gelecek risklere karşı korunmaktadır. İyi tedavi stratejileri izlenmesine rağmen, pek çok hastada astım kontrolü sağlanamamaktadır. Standart tedaviye rağmen, hastaların %72’si kısmen kontrol altında ya da kontrol altında değildir. Astım tedavisinin hedefi, kontrole ulaşmak ve kontrolü sürdürmektir. 

Kontrol altında olmayan astım hastalarının şikayetleri nelerdir?

Şikayetleri olan hasta ne yapmalı? Astımı kontrol altına alınamayan hastanın öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum, göğüste sıkışma hissi gibi şikayetleri devam eder, kurtarıcı ilaç gereksinimi artar, solunum fonksiyonları bozulur, fiziksel aktivitesinde azalma olur. Hasta günlük aktivitelerini yapmakta zorlanır, bu durum kişinin sosyal hayatınıda olumsuz etkiler. Şikayetleri olan hasta şikayetlerini doğru bir şekilde hekimine aktarmalı, tedaviye uyumu değerlendirilmeli ve tedavisi şikayetlerini kontrol altına alacak şekilde düzenlenmelidir.

Türkiye’de hastalıkla ilgili güncel durum  ve astım tedavisiyle ilgili gelişmeler nelerdir? 

Türkiye’de astımın görülme sıklığı yapılan çalışmalarda bölgesel farklılıklar göstererek %2.8 ile %9.8 arasında değişmektedir. Yaklaşık 3,5 milyon astım hastası mevcuttur. Türkiye’de 2006’da yapılmış çalışmada tam kontrol altında olan astım hastalarının oranı GİNA kriterlerine göre sadece %1,25’dir. Üçüncü basamakta da kontrolde ve kısmı kontrolde olgu oranı da 2008’de yapılmış çalışmada ancak %52 olabilmiştir.

Günümüzde Türkiye’de de, Amerika ve Avrupa’daki astım tedavisinde mevcut güncel tedavilere ulaşmak mümkündür. Bunların doğru şekilde kullanılmalarını sağlamak üzere Türk Toraks Derneği tarafından ‘Astım Tanı ve Tedavi Rehberi’ hazırlanmıştır. Hekimler tarafından astım tedavisi ve kontrolünün uygulanmasını artırmak, son eklenen tedavi ajanlarını aktarmak üzere çeşitli toplantılar düzenlenmiş olup halen sürdürülmektedir. Aynı şekilde hasta eğitim toplantıları ile de astım kontrolünün düzeltilmesi için çalışılmaktadır.

Zeynep Çetinkaya

SEDEF HASTALIĞINDA EŞ ZAMANLI UYGULANAN PSİKOLOJİK TEDAVİLER SONUÇLARI POZİTİF ETKİLİYOR

Dermatolojik hastalıkların çoğu, başkaları tarafından görülebilir olmaları nedeniyle hastanın yaşam kalitesini hem kişisel, hem de topl...