diyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
diyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2013

KOLESTEROL İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER




Yüksek kolesterol; diyet, egzersiz ve gerektiğinde ilaç kullanımı ile kontrol altına alınabilecek bir sorundur. Sağlıklı bir yaşam için kolesterol seviyesinin kabul edilebilir sınırlarda tutulması çok önemlidir. İlaç kullanımındaki en önemli yanlış; sigarayı bırakma, diyet ve egzersizle kolesterolün ne kadar düşürülebileceği değerlendirilmeden hastanın ilaçla tedavi kapsamına alınmasıdır. Çünkü kolesterol ilaçlarının gereksiz kullanımı, hasta için zararlı olabilir. 






Prof. Dr. Servet Öztürk 
Girişimsel Kardiyoloji Bölüm Başkanı 
Memorial Şişli Hastanesi 

Kolesterol vücut için gerekli

Kolesterol; vücutta karaciğer tarafından birçok hücre ve hücre içi yapının bileşiminde yer alan, hormonlarda ve diğer vücut fonksiyonlarında önemli rol oynayan yapı taşıdır. Kolesterolün olmaması halinde; sinir ve sindirim sistemi ile cinsel fonksiyonlar olumsuz etkilenir. Özellikle çocukluk çağındaki beslenme kolesterolden zengin olmalıdır. Özellikle bu dönemdeki kolesterol eksikliği gelişme bozukluğu ve zeka geriliğine yol açabilir. Ancak sağlıklı bir yaşam için kolesterol düzeyinin, olması gereken seviyede tutulması çok önemlidir.

 Kolesterol değerleri kişiye göre değişir 

 Kolesterol değerlerinin kabul edilebilir ölçülerde olması kişinin özelliğine göre değişir. Kalp hastalığı kanıtlanmış kişilerde, kötü huylu kolesterol (LDL) değeri 100’ün altında olmalıdır. Kalp hastalığı olmayan ancak yüksek risk faktörleri olan kişilerde de LDL değerinin 130’un altında olması hedeflenir. Kalp hastalığı olmayan ve risk faktörleri bulunmayan kişilerde HDL 60 veya üzerindeyse, LDL değerini 130’un altına indirmek gerekli değildir. Kolesterolün; iyi huylu (HDL), kötü huylu (LDL) ve alt grupları vardır. Bunların seviyeleri ve birbirlerine oranı hastalık gelişiminde belirleyicidir. En önemli damar sertliği nedeni, HDL’nin düşük LDL’nin yüksek olmasıdır. Pek çok parametre içinden en sık söz edileni LDL seviyesidir. Ancak kişinin total kolesterolü yüksek bunun yanında HDL’si de yüksekse, LDL için tedavi gerekmeyebilir. 

Yüksek kolesterol kontrol altına alınmalıdır 

Kolesterol seviyesinin artışı, damar sertliği ve beraberinde kalp damar hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlar. Kolesterolün uygun seviyeye düşürülmesi, damar sertliğinin kontrol altına alınmasında önemli bir yarar sağlar. Damar sertliği yalnızca kalp damar hastalıklarında değil; beyin, bacak, böbrek ile vücuttaki bütün damarlarda hasar oluşumuna yani damar tıkanmasına yol açabilir. Yüksek kolesterol tedavisinde hasta laboratuvar testleri ile birlikte kardiyoloji uzmanı tarafından yakın takipte olmalıdır. LDL değerinin düzeyi, olması gereken kolesterol seviyesinde belirleyicidir. Tedavide ideal olarak hedeflenen LDL’nin bypass olan veya koroner anjiyoplasti geçirenlerde, diyabet hastalarında ve 65 yaşın üstünde olan kadınlarda 100’ün altına düşmesidir. Bypass veya koroner anjiyoplasti geçiren hastalarda son yıllarda 80 hatta 70’e kadar düşürülmesi tavsiye edilmektedir. 

Yaşam tarzı değişikliği yeterli değilse ilaç gerekebilir.

Diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kolesterol seviyesi belli bir düzeye çekilemeyen hastalarda, ilaçla tedavi gerekli olabilir. Ancak bu durum kolesterolü normal seviyede olan kişiler için geçerli değildir. Kolesterol ilaçlarının yerinde ve doğru kullanımı çok önemlidir. Kolesterol yüksekliği tedavisi mutlaka yaşam şartlarındaki değişiklikle birlikte olmalıdır. Bu olmadan uygulanacak ilaç tedavisi iyi bir çözüm değildir. Etkili olan her ilacın da aynı değerlerde istenmeyen etkileri olabilir. Kolesterol ilaçlarının da binde bir oranında olan bazı yan etkileri bilinmektedir. Ancak ilaçların kesilmesi ile bu sorunlar ortadan kalkar ve kalıcı hasara neden olmaz.

22 Mayıs 2012

Ödemler pek çok hastalığa işaret edebilir

 Son günlerde kendinizi balon gibi hissediyorsanız, kilo almadığınız halde  kıyafetleriniz üzerinize olmuyorsa, parmaklarınızın şişliğinden yüzük bile takamıyorsanız bu şikayetler vücudunuzda ödem yani şişlik olduğu anlamına geliyor.


Memorial Etiler Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü'nden Uz. Dr. Murat Görgülü , vücuttaki ödemi azaltmanın yolları hakkında bilgi verdi.

Kronik hastalığınız varsa özellikle dikkat edin

İnsan bedeninde damar içerisinde dolaşan sıvıların damar dışına çıkması ve doku araları ile cilt altında birikmesi sonucunda ödem durumu gelişir. Alınan su ve tuz miktarı vücutta şişme ve ödem gelişiminde çok önemlidir. Gözle görülür bir ödem yani vücutta su toplaması olduğunda 3 litre kadar fazla sıvı vücutta birikmiş demektir. Ödemin oluşumunda böbrekten su ve tuz tutulumu önem taşır. Vücutta sıvı birikimi, bölgesel ya da tüm vücudu içerecek şekilde genel olabilir, bunların nedenleri farklıdır. Ödemin bölgesel dağılımı, nedeni hakkında önemli fikirler verir.
 
Ödemler pek çok hastalığa işaret edebilir.

İnsan vücudunda belli bir bölge ya da organ ile sınırlıdır. Örneğin tek bacak, tek kol, iki bacak, göz, dudak gibi, tek kol ve tek bacak ödemlerinde o bölgede lenf akımının aksaması önemlidir. Tıkayıcı bir kitle, enfeksiyon ya da damar tıkanıklığı buna yol açabilir. Her iki bacak şişmesi aşırı varisler, kalp yetersizliği, lenfatik tıkanıklık, sürekli oturma ve hareketsizliğe bağlı olabilir. Yüz, dudak ve gözde oluşan ödemlerin de en sık nedeni, alerjik reaksiyonlar ya da kanda protein düşüklüğü olabilir. Kalp ve karaciğer gibi organ yetersizliklerinde de karın zar ve akciğer zarında sıvı birikimi olur; ayrıca bazı kanserlerin yayılması sonucunda karın ve akciğer zarlarında sıvı birikimi sıkça gözlenir. Ödemin süresi yaygınlığı ve kişide ek bir rahatsızlık olup olmaması tanıda ve tedavide büyük önem taşır.

1 gram tuz 200 ml. sıvı birikmesine neden olur.

İnsan vücudunun büyük bir bölümünü içine alan ya da tüm vücudu kaplayan yumuşak doku şişmesine yol açan, sıvı birikimleridir. Her iki bacakta oluşan ödem uzun süre ayakta kalmaya bağlı olabilir. Bunda fazla tuz tüketimi çok önemlidir, fazladan alınan 1 gr tuz vücutta 200 ml sıvı birikmesine yol açar. Kalp yetersizliğinde de her iki ayakta şişme erken bir bulgudur. Kalp yetersizliğinde akciğerlerde de sıvı birikerek nefes darlığına yol açabilir.

Sabah kalktığımızda oluşan göz çevresi şişmesinde özellikle böbrek hastalıkları ve azalmış tuz atılımı düşünülmelidir. Böbrek rahatsızlığı dışında ileri derecede karaciğer yetersizliği de bu tip ödeme neden olabilir. Özellikle protein kaybına yol açan “nefrotik sendrom”da tüm yüz ve vücutta şişme olabilir. Ayrıca tüm vücutta şişmeye yol açan en önemli nedenlerden biri de alınan besinlerdeki tuz ve kimyasal madde miktarıdır. Normalde alınması gereken tuz miktarı, yaşa ve aktiviteye göre değişir ancak daha öncede söylediğimiz gibi aşırı tuzlu besinlerin tüketilmesi ile yeterli miktarda tuz böbreklerden atılamazsa vücutta sıvı birikmeye başlar. Öncelikle ayak bileği, göz çevresi gibi yumuşak doku bölgeleri şişmeye başlar. Hazır soslar, yapay tatlandırıcılar, bazı baharatlar, alkollü içecekler, bol kafeinli içecekler vücutta ödem oluşumunu artırır. Birçok ağrı kesici ilaç ve romatizma ilacı da vücutta su ve tuz tutarak ödeme yol açar. Birçok hormon ilacı, özellikle de kortizonlu ilaçlar vücutta aşırı su ve tuz tutulumuna neden olur. Aşırı hareketsizlikte lenf dolaşımını ve toplardamar dolaşımını azaltacağı için özellikle kollarda ve bacakta şişme yapar. Hep aynı pozisyonda kalan yaşlılarda yerçekiminin etkisi ile sıvı altta kalan bölümlerde toplanır, bu yalancı bir ödem görüntüsü verebilir.


Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ödemi azaltmak için çok önemli

Başlıca tedavi ödeme neden olan durumun ortadan kaldırılmasıdır. Örneğin fazla tuz alımının engellenmesi, alkol alınmaması, hazır besin ve soslardan uzak durulması, sigara ve kafeinli içeceklerin azaltılması en önemli hususlardır. Alınan ağrı kesici ve romatizma ilaçlarının dozu ayarlanmalıdır. Eğer kişide hareket eksikliği ve aşırı durağanlık var ise mobilizasyon, lenf ve kan dolaşımını artıracağı için ödemin azalmasına yardımcı olur.


Mutlaka bir doktora danışın

Eğer kişide vücutta sıvı birikimine yol açan herhangi bir hastalık öncelikle bu hastalığın tespit edilmesi ve buna yönelik tedavi yapılması temel prensiptir.

Kalp yetersizliği olan hastada tansiyon ve kalp atımının düzenlenmesi ve idrar söktürücü tedavi yapılması birinci derecede önemlidir. Hastanın idrarının artması ile ödem azalmaya başlar ancak bu ilaçların yan etkileri çok dikkatli olarak takip edilmelidir, fazla idrar söktürücü kullanımı aşırı tuz ve su kaybına yol açabilir, bu da halsizlik, tansiyon düşmesi ve kalp ritm bozukluğu gibi durumlara yol açabilir. Böbreklerden protein kaybı olan ya da böbrek yetersizliği gelişmiş olan hastalarda proteinin tamamlanması diyetin ayarlanması, alınan tuz miktarını azaltılması çok önemlidir. Karaciğer yetersizliğine bağlı ödemlerde de eksik proteinin tamamlanması ve idrar söktürücü tedavi uygulanması temel prensiptir. Göz çevresi, ayak bilekleri, eller ya da vücudun herhangi bir yerinde şişme ve sıvı birikimi fark edildiğinde fazla zaman yitirmeden bir doktora danışmak çok önemlidir.

14 Mayıs 2011

Diyetlerin yarattığı enerji kaybına dikkat

Kışın alınan fazla kilolardan kurtulmak için yapılan kontrolsüz diyetler, kişinin enerjisini azaltıyor. Yorgunluk hissi, halsizlik gibi sıkıntılarla ortaya çıkan enerji kaybı için uzmanlar, meyve suyu tüketilmesini öneriyor


Yaz aylarının gelmesiyle başlanan diyetler, eğer dikkat edilmezse günlük hayatı zorlaştırabiliyor. Mutlaka bir uzmana danışılarak yapılması gereken zayıflama diyetlerinde en önemli problemlerden biri de yaşanan enerji kaybı.

Vücuda enerji veren şeker, karbonhidrat, protein gibi besin maddelerinin sınırlı tüketimi insanları yavaşlatarak, halsizlik ve yorgunluğa neden oluyor. Konuyla ilgili önemli uyarılarda bulunan Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, bilinçsiz yapılan diyetlerin birçok sağlık problemini de beraberinde getireceğine dikkat çekerek, kilo vermek isteyen kişilerin, vücudun yaşadığı sıvı kaybına ve bunun yaratabileceği hasarlara yeterince dikkat etmediklerini vurguluyor.

SAĞLIKLI KİLO VERMENİZE ENGEL 10 YANLIŞ DÜŞÜNCE


Hızla kilo vermeye çalışmak, ara öğünleri atlamak, kilo aldırmayacağı düşüncesi ile sürekli kepek ekmek yemek ve zeytinyağı tüketmek… Bunlar zayıflama düşüncesi ile yanlış beslenen pek çok insanın yaptığı hatalardan sadece birkaçı. Fazla kilolardan kurtulmanın ve sağlıklı bir yaşam biçimi hakkında bilgi sahibi olmanın yolu ise uzman yardımı almaktan geçiyor. Memorial Hizmet Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Aysu Aydın, “diyette doğru bilinen yanlışlar” hakkında bilgi verdi.

1- “Geçen sene aç kalarak 5 kilo vermiştim”
Herkes aç kalarak kolayca kilo vereceğini düşünür. Diyetin ilk başlarında aç kalarak hızlıca kilo verirsiniz. Ama bir süre sonra metabolizmanız kendini yavaşlatacağından kilo vermeniz mümkün olmaz.2,5-3 saatte bir beslenerek metabolizmanızı yavaşlatmadan kilo vermek başarılı sonuca sizi ulaştırır.
2- “Su ödem yapıp beni kilolu gösteriyor”
Diyet yaparken sadece yediklerimizi azaltmak yeterli değildir. Vücut dengesini korumak açısından günde 2-3 litre su tüketmeniz gerekmektedir. Aksi halde vücut yeterli su alamadığından kendisini korumak adına içtiğiniz suyu tutacak bu da vücudunuzun ödem yapmasına neden olacaktır.

SEDEF HASTALIĞINDA EŞ ZAMANLI UYGULANAN PSİKOLOJİK TEDAVİLER SONUÇLARI POZİTİF ETKİLİYOR

Dermatolojik hastalıkların çoğu, başkaları tarafından görülebilir olmaları nedeniyle hastanın yaşam kalitesini hem kişisel, hem de topl...