Ülkemizde organ bekleme listelerinde hasta sayıları giderek artarken, yapılan organ bağışları ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalıyor. Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Ulusal Koordinasyon Kurulu Üyesi Dr. Eyüp Kahveci ile Medicana International Ankara Hastanesi Organ Nakli Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sadık Ersöz ülkemizde organ bağışlarının azlığına dikkat çekerek organ bağışı konusunda çağrıda bulunuyor.
Dünyada
olduğu gibi ülkemizde de organ naklinde birinci sorunun organ bağışlarının
azlığı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sadık Ersöz ve Dr. Eyüp Kahveci 10 yıl önce yüzde 70 olan organ bağışı
oranının, 2013 itibariyle yüzde 22'lere düştüğünü ifade ederek, organ
bekleme listelerinde hasta sayılarının giderek arttığını buna karşın temin
edilen organ sayısının ise son derece yetersiz kaldığını vurguluyor.
30
BİN HASTA ORGAN BEKLİYOR
Dr. Eyüp
Kahveci
Türkiye
Organ Nakli Vakfı Başkanı
Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Ulusal Koordinasyon
Kurulu Üyesi
Türkiye’de
organ ihtiyacı büyük bir hızla artıyor.
Ülkemizde çeşitli organ nakilleri
bekleyen yaklaşık 30 bin hasta bulunuyor. Tüm dünyada bu organlar
kadavradan ve canlıdan olmak üzere iki şekilde karşılanıyor. Ancak organ bağışı oranları tüm çabalara
karşı yetersiz kalıyor.
Kadavradan organ bağışı konusunda Avrupa'daki oran
yüzde 80-85 iken, ülkemizde yüzde 20 ile 25 oranlarında. Tüm dünyada bağışların
büyük bir kısmın kadavradan sağlanırken, ülkemizde beyin ölümü kavramı
yeterince bilinmediği için organlar genellikle canlı vericiden sağlanıyor. Bu
nedenle canlı vericiden sağlanan organlarla gerçekleştirilen nakiller
kadavradan sağlanan organlardan gerçekleştirilen nakillerden çok daha fazla.
BEYİN
ÖLÜMÜ BİTKİSEL HAYATTAN FARKLIDIR. BEYİN ÖLÜMÜ KAVRAMININ DAHA İYİ ANLATILMASI
GEREKİYOR.
Geçen
yıl 1.478 beyin ölümü tespit edilmiş ve ailelerin izni ile sadece 345 organ
bağışı alınabilmiştir. Bu oran tespit edilen beyin ölümü sayısına göre oldukça
düşük kalmaktadır. Bunun için hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde meydana
gelen beyin ölümlerinin zamanında tespit edilmesi önemlidir. Ardından ölen
kişinin ailesinin beyin ölümü ve organ bağışı konusundaki farkındalığı en çok sıkıntı çektiğimiz konulardan bir
tanesidir. Sıklıkla bitkisel hayat kavramıyla karıştırılan beyin ölümü,
kesindir ve geri dönüşü yoktur. Oysa bitkisel hayatta, yaşam bir şekilde devam
etmektedir. Ancak beyin ölümü olursa
organ naklinden bahsedilebilir. Dolayısıyla beyin ölümünden organ nakline kadar
olan süreçte toplumsal farkındalık için ciddi bir bilgilendirme gereklidir.Toplumun her katmanında, sağlık camiası ve sağlık
çalışanları da dahil olmak üzere beyin ölümüyle ve organ nakliyle ilgili bir eğitim
seferberliğine ihtiyaç bulunmaktadır.
İSPANYA’DA BAĞIŞ ORANI YÜZDE 85, TÜRKİYE’DE YÜZDE 22!
Ülkemizde ölüden temin edilebilecek organ kaynakları açısından, oldukça yaygın bir yoğun bakım hizmet ağına sahip olmamıza rağmen yeterli sayıda potansiyel organ vericisine ulaşamıyoruz.
Prof. Dr. Sadık
Ersöz
Medicana International Ankara
Hastanesi
Organ Nakli Merkezi Direktör
Ölüden organ temin sistemimiz ne yazık ki AB ortalamasına
göre 7-8 kat geriden seyretmektedir. Beyin ölümü tanısı konulmadan ve
organların kullanılması için aile ile görüşülmeden kaybedilen her vaka toprağa
gömülen sadece bir kayıp değil beraberinde kaybedilen 5-6 hayat demektir. Burada
yoğun bakım hekimlerine ve ailelere önemli bir tıbbi ve vicdani sorumluluk
düşmektedir. Bu sorumluluk ancak beyin ölümü süreçlerine ilişkin farkındalıkla
mümkündür.
BU
SORUMLULUK ANCAK BEYİN ÖLÜMÜ SÜREÇLERİNE İLİŞKİN FARKINDALIKLA MÜMKÜNDÜR
2011 yılı sonu itibariyle beyin ölümü tespiti yapılan 1292
vakanın ailesi ile de görüşülmesine rağmen, yalnızca yüzde 26 oranında bir
bağış alınmıştır. 2013 itibariyle bu oran yüzde 22 seviyesindedir. 2002 yılında
yüzde 70 seviyesinde olan aile bağış oranı son 10 yılda maalesef bu rakamlara
inmiştir. Ölüden, yani kadavradan organ temininde dünyada model ülke olan
İspanya’da bağış oranı 2011 yılı için yüzde 85’tir, yani ailelerin sadece yüzde
15’i ölen yakınlarının organlarını bağışlamamışlardır. Organ bağışı konusunda,
toplumsal farkındalığı artırmak için yanlış algılamalar ve önyargıların
düzeltilmesine yönelik ulusal bir kampanyanın yürütülmesi gerekliliği önümüzde
durmaktadır” diye konuştu.